Ve aklınıza ilk gelen, sevdiginiz birine deyin ki
:
-Heeeeeeeeey, falanca...........
Daha önce galiba hiç söylememistim.
Ama fırsat bu fırsat simdi söylemezsem ne zaman
söyliyecegim ki ?
Ben seni çok seviyorum.
Önce size bir suskunluk ikram edilecek.
Acele etmeyin,bekleyin.
Karşınızdakinin 'tıkayan' endisenin ,merakın ve
şaşkınlığın dağılması epey zaman alacak.
Buna hazır olun....
Bir artniyetinizin olmadıgını anlayabilirse sevdiginizin içi kıpır kıpır olacak ve
siz onun gözünde kendisinin sizin gözünüzde olmasını istedigi şekle
bürüneceksiniz.
Artık size onun yüreğinde ölüm yok.
Ama bunu yapamazsınız degil mi ? Çünkü ne büyük bir ayıptır ve ne büyük bir
hafifliktir.
Öyle mi ?
Sevilmek hoşumuza gider herzaman.
Ama sevmekten ödümüz çıkar.Hele hele sevdigimizi söylemekten...
Ölmek daha kolaydır bu rengimizi degistiren itiraftan.
Gururumuzu paspas ettigimizi düsünürüz.
'Seni seviyorum' daki iki kelimeyi birer harakiri
kılıcı gibi kendimize saplamaya gücümüz yetmez!.......
Ana babamız bizden bu lafı duymadan vefat ederler.
Karımız-kocamız sevildiklerini öğrenemeden
yıllar geçer.
Çocuklarımız ise bu 'ayıp' lafın
'söylenebilir' oldugundan habersiz büyürler ve birer 'biz' olurlar.
Hadi bana örnek gösterin.
Deyin ki; falan insan sevildigini duymak istemiyor!..........
Israrla tavsiye ediyorum.
Bugün benim için fazladan bir kisiye, veya en azından bir defa fazla SEVDİĞİNİZİ
söyleyin.
Bu; günah değil, ayıp değil.......
İçimizde katılaşmış bir yanılgı
sadece.......
Hafiflik hiç değil.
Lütfen düşünürmüsünüz; bu ülkede hergün fazladan altmış milyon kere "
SENİ SEVİYORUM " kelimesi çıksaydı insanların ağzından, neler değişirdi....